Bir kez daha güncellenen kriz ve ondan kaynaklanan varsayım ve beklentilerle birlikte üretime dayalı kurumsal yapıların sürdürülebilirliği en güçlü endişelerden biri haline geldi.
Yeni ve yeniden yapılanmayla bağlantılı olarak kurumsal yapıların tamamının gündemi etkililikle ilgili sorunlar meşgul ediyor. Varolan niteliğin geliştirilmesi veya korunması bağlamında bu sorun çeşitli düzeylerde ele alınabilir.
Çağdaş yönetim kuramlarında kurumsal (örgütsel) niteliğin geliştirilmesi konusu “Örgütsel Etkililik”adı altında değerlendirilmektedir.
ET-Kİ-Lİ-LİK sözcüğü kurumun durumunu izah etmek için sıkça kullandığımız etkinlik ve verimlilik sözcüklerinden farklı ve hatta daha kapsayıcı bir içeriğe sahiptir.
“Örgüt kuramlarının hemen tümü etkinliği tanımlamayı ve arttırmayı amaçlar. Etkinlik yirminci yüzyıla kadar, verimlilikle eş anlamlı bir kavram olarak kullanılmıştır. Bir örgütün etkinliğinin verimliliğine bakılarak belirlenmesinin temelinde yatan düşünce, o örgütün mal veya hizmet üretme dışında başka bir amacının olmadığı düşüncesidir” (Tosun, 1981, s. 2).
Peki günümüzde bunun tam olarak böyle olduğunu söylemek mümkün mü? Cevabınız evet ise çevrenize bir kez daha, fakat bu kez alıcı bir gözle bakmanızı tavsiye ediyorum. Ve merak ediyorum, çevrenizde gördüğünüz çalışan şikayet / memnuniyet / öneri kutularını, kurum içi düzenlenen sportif ve sosyal etkinlikleri, mesleki eğitim vb faaliyetleri nasıl yorumluyorsunuz ? Üstelik bu kadar da değil, bir de müşteri memnuniyeti diye bir şeylerle uğraşıyoruz nice zamandır.
Kısacası artık işletmelerimiz sadece ürün değil aynı zamanda memnuniyet de üretmeye çalışıyorlar. Üstelik hem çalışanının hem de müşterisinin memnuniyetini…
Kurumların yaşaması değişime ayak uydurmasına bağlı. Bu da çevre ile yapacağı etkileşimlere karşı göstereceği tepkiler ile ölçülebilir. Çevre ile kurulacak ilişki diyalektikbir ilişkidir. Yani çevreden etkilenirken, çevreyi de etkileyebilecek özellikler gösterir. Kurumun çevresi ile kuracağı bu iki yönlü ilişki, o örgütün amaçlarına göre kurulacak bir ilişkidir.
Sistemler çevreleriyle etkileşim halindedir. Sistemlerin çevre ile etkileşime girmesinden bahsederken onun çevrenin bütün etkilerine karşı açık olmasını kastetmiyoruz. Kastedilen; örgütün amaçları ile örtüşen çevre etkilerine karşı uyum gösterilmesi, ama bu amaçların gerçekleştirilmesine uygun olmayan etkenleri de etkileyebilmesidir.
Sistemler değiştirdikleri çevre tarafından değiştirilirler.
Kurum ile çalışanların amaçlarını bütünleştirmek
Rekabette üstünlük sağlamak amacıyla yeni örgütsel düzenlemelere ve yönetsel değişimlere gereksinim duyulmaktadır. Burada önemli olan verimlilik ve kaliteyi yükseltebilme, maliyetleri düşürebilme, insan kaynaklarını motive edebilme ve örgüt kültürünü değiştirebilmektir. Bu nedenle kendi küçük hesaplarından sıyrılmış, geniş düşünebilen, kavramların söylemiyle değil, uygulamasıyla ilgilenen ve eyleme geçen yöneticilere gereksinim duyulmaktadır. (Alıntı: Başaran,1998, -Türkmen,1995-)
Kurumların amaçları kurucuları tarafından konulur, çalışanlar ise amaçları önceden konulmuş örgütlere çalışmak ve çalışırken de kendi amaçlarını gerçekleştirmek için girerler. Bu durumda, örgütün amaçları ve çalışanın amaçları arasında fark olacaktır.
Kurumsal amaçların gerçekleştiricisi olacak olan çalışanlar, kendi amaçları ile kurumun amaçları arasındaki farka bağlı olarak çalışma azmini ortaya koyacaklardır. Dolayısıyla her iki amaç arasındaki farkın en aza indirilmesi veya ortak bir amaç çevresinde bir araya gelinmesi kurumun niteliğini ve verimliliğini arttırır.
Tabi çalışanların amaçlarının kurumsal amaçlarla bütünleştirilebilmesi bireylerin kendi amaçlarına ulaşmada kurumsal amaçlara ulaşmanın etkili birer araç olduğunun kavratılması ile mümkün olacaktır. Bu şekilde firmanın amaçları çalışanlar tarafından da paylaşılmaya başlanabilecektir. Paylaşılan amaçlara paylaşılan vizyonlarla ulaşılır.
Madem öyle, bir kez daha sormak istiyorum, kurumunuzun vizyonu sizi de heyecanlandırıyor mu? Yoksa bu vizyonda sizi dışlayan bir şeyler mi var? Şimdi, verdiğiniz cevaba göre, iki seçiminiz var, ya sizi de kapsadığına inandığınız vizyonunuzla yolunuza devam edeceksiniz, ya da yeni bir vizyon belirlemek üzere yeni süreçler başlatacaksınız.
Başlatmaktan çekinmeyeceğiniz her yeni süreç sizi çağdaş yönetim kuramlarının işaret ettiği kurumsal niteliğin geliştirilmesinde ileri taşıyabilecektir.
Vizyona sahip olan kurumlar, karanlık bir yolda fenere sahip olan yolcuya benzer.